Wednesday, January 13, 2010

BEN OLMAK ÇOK ZOR BİR İŞ, BENİMLE OLMAK DAHA ZOR Yazan Francesca N O'Keefe


Ben olmak çok zor. Ama benimle olmak herşeyden çok zor. Hayallerim büyük. Amerikayla karşılaştırısak ben ufak bir dünyadan geliyorum. Hayallerime ulaşmam hep zor olduğu söylendi bana. Bana söylenen ninni buydu. Boyundan büyük hayaller kurma. Sana pamuk prenses oyununda cadı rolünü verdilerse teşekkür et en azından 7 cücelerden biri yapmadılar seni. Pamuk prenses esmer olmalı diye kafalara kazınan bir imaj olduğu kesin. Ama Pamuk prenses kızıl olsaydı belkide uzun süre Pamuk prenses hikayesinden kimse soğumazdı. Neyse kızıllar ya cadı ya da kurtlara yem oluyorlar ama dünyanın en eski masal filmi Judy Garland ın saçları kızıl oynadığı Wizard of Oz suz da olmazdı. Şimdi daha iyi anlıyorum. Kafam dağıldı. Saçmaladım galiba...Hahaha okey...Devam edeyim. Ben olmak ve benim gibi olmak en kötüsü benimle olmak çok zor. Bir haber geldi bana. Hep Büyük T derdi hayatımız 2 günde değişebilir diye. Wallah değişti. Ben bile şoke oldum. Bazen çok büyük hayaller kuruyorum olmuyor. Sonra aniden hayallerim gerçekleşiyor ben oha oluyorum. Hemde tam zamanın da oluyor. Mesela ne zaman....Bana herkesin yüksekten atma küçük hayaller kur dediği zamanlarda oluyor. Üzgünüm millet ben büyük hayaller kurmaya devam ediyorum. Küçük hayal kırıklıklarıyla bu dünyadan gideceğime büyük hayal kurmak daha mantıklı. Herneyse ben aslında Büyük T ile ufak bir cafe kuracaktım. Bebek yapıcaktım. Önce tüplerde sorun çıktı. Hayda ameliyat oldum. Tüpler gitti. Cafe hayaline Babam alıştırmıştı zaten bir iş yap sanatı bırak falan. Evde otur. Tipik Türk kadını gibi. Bende kaderime evet dedim. Upps bir mektup 2 günde bir haber geldi. Beni Amerikadan çağırmışlar. Cafe planı, bebek planı hepsi out. www.expedia.com dan bilet 1 günde baktım. Bilet bakarken hava durumuna mutlaka bakın. Uçak en az 2 en çok 3 stopla Los Angeles'a gelir. Genelde Frankfurtta durur ama hava ordada kötüydü bende Romayı seçtim. Mesela ben Chicago da havanın kötü olduğunu gördüm onun yerine New York u seçtim.Hava kötüyse uçak iptal olur ya da çok tubulans olur. 1 günde bavulumu topladım pat uçağa atladım pat burdayım. Üzgünüm millet büyük hayaller beni çağırıyor. Evet sonunda bastırılamayan birşeyler var. Kaderim beni burada birşeyler için çağırdı. Ben olmak zor benimle olmak daha zor. Ama Büyük T bunu ilk günden bilen ve anlayan tek adam. Seni seviyorum Büyük T...Güneş çıkıyor seni düşünüyorum kahvemi içiyorum seni düşünüyorum. Akşam oluyor seni düşünüyorum. Benimle olmak zor ama sen zor işlerin adamısın....;))))))

Monday, January 11, 2010

YAZILAR BLOGDA:))))) YAZAN FRANCESCA NİNA O'KEEFE


O kadar herşey hakkında yazınca bir an geliyor Ayşe Arman çekmek geliyor okurlara.Onun gibi afra tafralı yazmak lazım. Siz kimsiniz? Neden bana yazıyorsunuz? Üf sıkıldım. Hava çok sıcak. Soyunucam. Üf sıkıldım kapanıcam Türbanlıları araştırıyorum.Dur röpörtaj yapıcak adam kalmadı Hıncalı arayım yok başka yazarları arayım. Falan fistan. Üff sıkıldım haha ben Dubai de yaşıyorum. Siz Türkiyede sürünün gibi havalarda var tabii. Ama ben Dubaii ye gittim iğrenç bir yer orası bence. Havaalanında erkekler ayakkabılarını çıkartıp yere uzanıyor. Heryer de humus ve ayak kokusu var. Türkiye Dubaiye 1 milyon çeker. Lüks evlerde küçük beyinlerle yaşayan insanlar yanlarına filipinli ve hindistanlı hizmetçileri alan tipler var. Kadınların bir masada konuştuğu tek bir şey var yastıklarını yiyen tahta kuruları. Sabahtan akşama kadar birbirlerine hep temizlikçilerinden şikayet ediyorlar o kadar. Dubaii zaten ülke olarak iflas etti. Paraları bitti. Neden orda sanat yok haha...Ben Dubaili tanınmış bir kadın yazara rastlamadım.Ups pardon Ayşe Arman var artık:))))
Her neyse artık blogda yazıcağım. Bu da benim afram tafram olsun. Soyunmuyorum, kapanmıyorum. Birşeyler hakkında yazmak için onların hayatlarını yaşamama gerek yok. Aşk hakkında yazmak için aşık mı olmam gerekiyor hayır. Aşık olduğum tek bir adam var zaten Büyük T. Onunla çok uzaklara taşınmak istiyorum. Hahaha hayır Dubaii ye değil tabii. Los Angles olabilir. Size yarın 2 gün içersinde nasıl seyahet edip bir sabah kendimi nasıl dünyanın bir ucunda bulduğumu anlatacağım. Unutmayın siz plan yaparsınız Tanrı planlarınıza hep güler.
Sevgiyle kalın.

Thursday, January 7, 2010

SOUL KITCHEN Bu mutfakta yemekler kötü. yazan Francesca Nina O'Keefe


Tamam tanıdık tavsiyesi üzerine bu filme gittik. Malesef bu film bende hiç heyecan yaratmadı. Neden bilmiyorum Fatih Akının ufak ama büyük şeyler anlatan hikayeleri çok güzel ama onun hikayelerini sanki başkaları çekmeli. Üniverstedeki öğrenci çocuklar çekmeli. Sanki o şöyle büyük bütçeli büyük organizasyonlu bir film yapmalı. Bir saniye size bunu Fatih Akının dilinde grafik olarak anlatayım. Adam bana göre potansiyeli altında film yapıyor gibi geliyor. Hani yatakta çok yakışıklı bir adamla seks yapıyorsun. Adam yakışıklı o adamla yatma fikri bile seni baştan çıkartmaya yetiyor. O an geliyor. Sen orgazm olmaya yakınsın adam senin gözlerinin içine bakıp zevkten 5 köşe olmuş dudaklarını büzüştürüp arada bir parmak boşluğu bırakmış. Senin tam 2 saniyen varken pıt adam gelmiş. Yani zevkten yatakta 8 köşe. Sense yarım kalmışsın. Evet ben Fatih Akının filmlerinlerinden yarım kalmış çıkıyorum. Doruğu bir türlü göremedim. Sebepleri. 1. olarak Aşçı rolünde ki abimimiz en iyi rolüne kendini vermiş ama bir back round story (arka plan hikayesi yok) Bu adam nerden geldi. Kimdir. Evi nerde? Nasıl yaşıyor. Adam neden sinirli millet yemeğini yemiyor diye mi? Oha anlamsız. Onun bunun kıç detayını filmde iyi çekmiş bir sahnede Aşçının detayına çekseydi fena olmazdı. Aşçı karekteri en sağlam karekterken onu pas geçip bir balon yapmış. Adam mood hemde içi dışı mood. Garson kızın evide yok. Bu kız hep orda burada mı yaşıyor kimdir necidir? 2. olarak Nadine onun bütün hayat hikayesi geçmişi neden filmde. Asıl önemli karekter o mu? 3. Restoran sahibi ona okay. Kardeşi de iyi işlenmiş. Filmde en iyi mood yapan bence yaşlı kaptan. Sonra çıkıkçı da öyle havadan filme indiler zaten. Zaten bütün karekterler filme havadan pat diye giriyor. Bir destur yok. Bunun yanı sıra uyuşturucu ve alköl sex çok grafik. Açıkcası bu tür filmlerin Televizyonlarda gösterilme oranı çok düşük. Fatih malesef Tarantinonun kötü çakması olmaktan öteye gidemyor. Beni okuyorsa dün gerçek okuduğum bir haberin filmini yapsın. Ona ben seneryo fikri vereyim. Televizyonda Çarkı felekte araba kazanan arabayı alamayan bir bankada temizlikçisi olarak çalışan adamın Van'da banka soyma niyetine girip 7 aylık hamile karısı olan bir adamı bankada bıçaklayarak öldürmesi veya hırsızların bir eve girip felçi kızın yaşam ünitesi olan oksijen tübünü çalmasının filmini yapsın. Kısaca Sayın Fatih Akın hırsızlara, uyuşturucu satıcılarına suçlulara prim veren değil adalet ve hak savaşçılarının filmlerini yapsın. Siz yine de Yahşi Batıya gidin.....;)))En azından gülersiniz. En azından o Almanya da olmasa bile Amerika da adalet peşinde. Üzgünüm bu mutfakta yemekler gerçekten çok kötü.

KAOS yazan Francesca N O'Keefe 17 Ağustost 2009 da yazılmış yazımdır.


Kaostayım. Şikeli bir dünya da yaşıyorum. Maçlarda da şike varmış.İspatlandı hahaha;))) Ben size 17 Ağustos 2009 da demiştim . Doğru olmaya, doğru yaşamaya çalışıyorum. Ama kanunları herkes yoka sayabiliyor. Ben yok saysam, mesale elektirik faturamı 1 ay geciktirsem, elektiriğimi 3 gün de kesiyorlar. Ama bu ülke de elektirik faturasını 10 sene ödemeyen evler , fabrikalar var. Mümessilik almaya kalksam, ölçüyorlar her 250 m, her 500m diye bana, ama başkalarına 50 m arada veriyorlar. Benim kisi 199.9.9.9. olsa olmuyor. Tamam ben dürüst yaşayım bırak elalem, hırsızlık, yalancılık, üç kağıtçılık, yapsın uzun metraj da ben bu filmden şampiyon olarak çıkarım biliyorum. Ama hep, bir yerde engel var. Önce ismin, sonra işin, sonra cinsiyetin, sonra politik görüşün, hatta oda olmadı dinin bile engel olabiliyor. Dünya da herkes, herkesin önünü kesmeye bayılıyor. Bir veriliyor, senden 10 alınıyor. Zayıf oluyorsun. Hadi çık üsütüme tepin diyorsun. Çıkıyorlar, tepiniyorlar deli gibi. Rahatladın mı? diyorsun. Hayır diyorlar. Güçlü oluyorsun. Sen tepiniyorsun milletin üstünde. Soruyorsun alttakine rahatladın mı? Yine sana hayır diyor. Sistem, düzen, hukuk, adalet yıllık tatile çıkmış. Ben ölü ozanlar derneğinin başındayım. Başka Ozanları içeri atıyorlar. Sonra kahraman ilan ediyor halk. Ne bileyim bu sabah okula gidemeyen kızları okula yollamaya çalışan kendini televizyonlarda paralayan kanser hastası Türkan abla için mi üzülsem? Yoksa hakkım olanı almakta haksızlık yaşadığım makamlara mı üzülsem? Yoksa benim bir aşkta ve sulhta ve cihanda egemenliğin kayıtsız sartsız milletimin olan adaletini görüceğime inanarak yaşama derdinde olan kalbime mi üzülsem? Ya da Bay X in beni hiç sevememiş olmasını dün fark etmeme üzülsem bilmiyorum. Ama inanıyorum. Beni ayakta tutan bu inanç diyor ki; Herşey iyiye doğru gidecek. Bir gün herşey değişicek. İşte beni ayakta tutan bu inanç gücü. Sizi de ayak ta tutan da bu olsun. Son ben Bayan Tavsiye olarak Türk kadınlarına bir tavsiyem var. Kadınsanız sizi başkalarının sevmesini ya da erkeklerin size hak tanımasını beklemeyin ya da haklarınızdan vazgeçmeyi aklınızdan bile geçirmeyin. İnsanlığınızı kayberdersiniz.

Saturday, January 2, 2010

YAHŞİ BATI



Her sabah kalkıp ben neden bir gazete köşesinde yazmıyorum diye kendi kendime soruyorum. Bence ben bunu kendime değil başkalarına sormam lazım. Hayat bir iğne deliği gibidir. Hayatta ki fırsatları yakalamak için oradan geçebilicek kadar kadar ince olmak lazım. Fırsat yakalamanın sırrıda bu. Büyük T gibi bir adamın dünyaya daha gelmediğini bir erkeğin bir kadını bukadar sevebileceğini tahmin etmediğimi söylemek istiyorum. Dün rodos rüzgarlar bizi önce Cem Yılmazın fimi Yahşi Batıya götürdü. Ben Cemi sahneye ilk çıktığı gün izleme fırsatını Leman da yakalamıştım. Esprilerini beğenmeyen kız arkadaşıma bir gün bu adam star olucak dedim ve oldu. Cem o zamanlar şakalarının hiçbirini aklında tutamaz elindeki kartlardan okurdu. En büyük dalga geçtiği şey Star Wars filmiydi. Ardından yanında ki Asistan menejer o zamanlar çok dikkatsiz ve sakardı o da traşı Cemin kafasında öğrendi. Onun şaka kartlarını hep biribirine karıştırırdı. O çok akıllı zeki espri yapan bir komedyendir. O zamanlar Radyocu Romina bizi tanıştırmıştı. Alçak gönüllü bir adamdı. Herneyse; bu kelimeyide çok kullanırım ya. Ardından sahile indik. Büyük T Kuzen Z. ve ben başladık Rakı içmeye. Türk petrolü rakıdır bence:)))) 1,5 şise sonra ben eve dönmeden önce Büyük T ile kavga ettim. Kuzen Z ile yalnız üzgün sahile gittik. Meditasyonla denizde dalga yapıcağımı söyledim kuzene. Durum vahim. Ve dediğimi yaptım koskoca bir dalga şlop diye bizi ıslatmazmı. Eve döndüğümüzde kızgın azgın boğa Büyük T bağırdı. Ayrılmaya karar verdik. Sabah 4 de ondan iki sıgara istedim. Ben sigara içmem. O iki sigarayla Nişantaşı Topağacından yokuş aşağı bağırarak ağlayak indim aşağı. Hayallerimin yıkıldığı tepeden İstanbula şöyle bir baktım. İstanbulun beni ezip yok etmeye çalıştığını anladım. İkinci sigardan sonra pes etmemeye ve İstanbulun tepesine çıkmaya karar verdim. Sonra Büyük T siz bir hayatın ne kadar boş olucağını bencillik ettiğimi anladım. Onu onun beni sevdiği kadar sevmediğimi anladım. Yaşadıklarım hiç kolay değildi. Bay Xler Bay Y ler dengesiz bir baba bende erkeklere güvensizlik yaptı. Hep inanıp aldanmalar. Eve geri döndüm ona sordum. Ben dün akşam ne yaptım? Benden nefret ediyormusun? Ben senin gitmeni istemiyorum. Gitme kal dedim. Ona sarılmamla aynı anda şimşek çaktı ardından yağmur yağdı. Ben şimşek çakmasından çok korkarım. Çocukluğumdan beri bu böyle. Çocukken bana dünyanın sonun geldiği günün şimşek çakmasıyla başlıyacağını söylemişlerdi. Oysa dünya şimşek çakmasıyla başladı.. Sonuç Yahşi Batı emek verilmiş iyi bir film. Gidilmesi görülmesi gereken bir film. Cem Yılmazın geçirdiği devrim ve yaptıklarıyla onu tanımadan ben gurur duyuyorum. Bu günlere çalışarak geldi. Onun bunun sevgilisi olarak değil. Umarım bende birgün onunla çalışma fırsatını bulurum. Sevdiklerinizi kırmayın üzmeyin. Bencillik yapmayın. Son olarak asla şimşekten korkmayın.