Tuesday, March 31, 2009

BIRAKSALAR BENİ BEN BÖYLE DAHA MUTLUYDUM GALİBA!...Yazan Francesca N O'Keefe

Galiba ben bu günden sonra önce sizi sonra kendimi şaşırtıcağım gibime geliyor. Neden bilmiyorum. Ben Bay Xi artık geri hiç istemiyorum. Bununla birlikte aman Bay Y, sayın bay Yıldırım kafa...Gittiği yerde kalsın asla bana geri dönmesin. Bay Z ye gelince; Sayın Bay Z nerdesin? ne yapıyorsun? aklın nerde bilmiyorum? Ama hala sardunyaları çıplak siyah çoraplarınla sulayıp, pembe pijama mı giyiyorsun? Öyle egzantirik, öyle çekici bir adamsın ki seni tanımadan biliyorum. Serserisin sen.. Ama korkak serseri değil. Sen yanım da yokken her gün dünaya da bir sürü kötü şeyler oluyor. Bay Z benim canım gün geçtikçe, yanıldıkça milleti sen zannettikçe acıyor. İçiyorum çünki şarabın, mantarını masa da hep açık unutuyorlar. Hepsini saklıyorum. Ah bir de yaz geldi. Hayatım da ki en mutlu Aşkım Bilmeni isterim ki Bay X di. Ben onu çok sevmiştim. Ama ..dim yani. Artık onu sevmiyorum. Merak etme! Bay Y, aklıma bazen geliyor ama , nedense onu hatırlıyınca artık ağzımda rokfor peynir tadı oluyor. Iyyyyy.....Bana birşeyler oldu. Ben Bay X in hep övünerek anlattığı ülkesine gittim geçenlerde. Önce Telaviv de bir otel odasına kapandım. Şu hiç sonu gelmeyen kitabımla cebelleştim. Cebelleşirken bir sürü şey geçti aklımdan. Yazarken hani gözden geçirilir ya , duygular. Terapi gibi geldi. Ben Aşk için Kudüse çıkıcam demiştim ya. Hehe yaramaz kızım ben, onu da yaptım. Sahiden Kudüse çıktım. Bay X in çok bahsettiği hoşgörü ülkesini gördüm. Surların bir tarafında araplar,museviler, bir tarafında hristiyanlar bir diğer tarafında müslümanlar vardı. Ben yayan bütün arka sokakları arşınladım. Çarşı yollarından Cami yollarına Cami yollarından Sinagoglara ordan kiliselere gittim. Hepsinin etrafın da bir daire çizdim şöyle ve yürüdüm. Hani yolda keşke karşıma tesadüf sen çıksaydın. Tıpkı benim karşıma Topağacında bir Akşam ani tesadüf çıktığın gibi. Ağlama duvarının önünde buldum kendimi. Tepeme her zaman ki gibi güvercinler kondu. Ortaköyde de yapıyorlar bunu bana. Ben eğitmedim bu güvercinleri, lütfen bana inan. Kafamı bir sağa bir sola çevirdim, sirkeledim. uçuştular havaya. Yanımda ,önümde, arkamda ağlıyan kadınlar vardı. Onlar bir an şaşkın bana baktı. Ben de onlara. Biz ne istiyorduk kuzum. Biz neden bu duvarın önün de ağlıyorduk. Ben ne istemiştim ki çok yanlıştı. Ben senin beni sevmeni istemiştim. Beni tercih edip benim le hayat kurmanı istemiştim. Aile olalım istemiştim. Ben de başladım ağlamaya....Ben de herkez isteklerimi Tanrıdan yazdım bir kağıda. Üff bu tam bana göre dilek dileme şekliydi yaz tahtaya al haftaya gibi...Ardından aşağı yürüyerek indim...Gökyüzüne baktım. İnanmıyacaksın ama Gökyüzü onun açık kahve rengindeydi. Rahatladım. Yine yürüyerek arkadaşlarımla buluşmaya dünyanın bütün ünlülülerinin kaldığı King David oteline gittim. Orda herkesin imzası vardı. Barda oturdum. Bir Gin ve Tonic söyledim. Güldüm. İşte salaklık budur dedim. İşte Aşk kadını budur. Ya Aşk adamı Bay X nerdeydi...? Ondan vazgeçtim ya Bay Z nerdeydi. Acaba ben bu Bay Z fikrinden de mi vaz geçiyordum? Bir an barın arkasından aynada kendi yüzüme baktım. Aman Tanrım ben kendimle Aşk yaşıyabilirdim. Bunlar tehlike çanlarıydı...Çanlar ah şu çanlar. Odama döndüm. Deniz manzaralı odama...Pencereleri dedim ya en son açık bırakmıştım. Ama gelen olmamış...Bıraksalar beni ben böyle daha mutluydum galiba......

No comments:

Post a Comment